27 Ağustos 2010 Cuma

Popülist Olmayınız!




Popüler kültürün bazı değerleri yok etmesi yada değerini düşürmesi boktan. Küçük İskender'in tiki edebiyatı yapan kesimce bu aralar ağızdan
düşürülmemesi bir anlamda mide bulandırıcı olabiliyor. O hikayelerdeki kötü karekter sensin aslında! Şimdiye kadar karşındakini sen "game over" hissine kaptırmışsın
suçlusun, o hikayedeki eyelpide sensin belkide yada kahperengine sahip kişilik senken nasıl olurda Küçük İskender fanı olup, ağızlardan düşürmemek başarılıyor.

Eller havayacılar, tiki veletler, Demet Akalıncılar, limonlu miller içiciler, sistemin önde bayrak sallayıcıları bi siktirin gidin!

Aman birde İskender'den sonra Disconnectus Eractus'a bulaşmayın zira mutlulukla tutunma eylemi içerisinde olduğunuzdan komik olur!

21 Ağustos 2010 Cumartesi

SENİ GÖRMEM LAZIM


Bulutsuzluğun Özleminden geliyor; siyasal bir çok mesaj içeren bir parça olsada...



Seni* görmem lazım !
Seni* bulmam lazım !
Seni* sevmem lazım
!


* = ?




http://www.facebook.com/?ref=logo#!/video/video.php?v=100548843311214&oid=2409491680

Görsem

Soluksuz kalıyorum her nefes alışımda sensiz,
Nefesim kesiliyor yavaş yavaş.
İşte o an;
Hep bir görsem diyorum ölmeden gözlerini,
Görüyorum uzaktan parıldıyor karanlık karanlık gözlerin.
Yatıyorum ben..Sonra gün oluyor.
Gün oluyor soluksuz kalıyorum yine
Bir görsem diyorum ölmeden bahar şenliği gözlerini!


N.Ş.Y

20 Ağustos 2010 Cuma

Ramazanda Bonus Günah Kampanyası

Ramazan ayı dolayısıyla bonus günah sistemi sanıyorum işlemeye başlamıştır artık. İçilen her damla alkol, hatta hatta normal su içmek bile bonus günah getiriyordur.
Alsancak ve orada pagos şarap içmenin günahı ise herhalde bonus + combonun combosu günah şekline girerekten günah kitabının sayfalarında yazıcak yer bile bırakmıyor
olabilir.

Konular hakkında çeşitli spekülasyonlar olsada örneğin oruçlu insanın karşısında birşey yemek günahtır diye söylenir fakat oruçlu insanın karşısında alkol içeren
birşey içildiğindede günahmıdır ? Öyleyse bu adamın canı alkol çekiyodur denilemez mi.. Her neyse sonuç olarak Ramazan ayı bonus günah ayıdır, cehennemde
bonus günahlarınızı bozdura bozdura harcamanız umuduyla! =)

17 Ağustos 2010 Salı

Bir Işıltı

Biz hala dargınız annemle,
Babam hep karmaşık ve yaşlıca.
Bir sevgilim var benden cok uzakta adını hafızamda dolu dolu yasayip uzak kaldığım.
Ailem var rengarenk ama görüntüsü yalnız hep siyah beyaz bir televizyonda seyrediliyor.
Yollar var gidip geri dönmeyi çok istediğim,yollar var hiç dönemediğim.
Bir zamanlar var şu yaşadığımız anlara eklemek istediğim
Karanlık yollar,kacamak bakışları mecbur etti gözlerime
Hala ışıldayan seni görürler sevgili.
Annemi babamı görürler kaygısızca karmaşık.
En uzak ve hala dargın yollara düştüm,
Gözlerim siyah beyaz bir görüntü içinde, yalnız rengarenk bir ışıltı o da orda hala sessiz.


N.Ş.Y

6 Ağustos 2010 Cuma

Yönetilme - Henry David Thoreau Hakkında



Henry David Thoreau kimilerince anarşist görülen, kimilerine göre bir çevre düşkünü, kimilerine göreyse idealleri kendine zor geldiği için vazgeçen ABD'li düşünür.Thoreau Harvard mezunudur ve kendini devletin baskısı,sanayileşen toplumun özünden uzaklaşması, insanın doğadan tamamiyle kopmaya başlaması nedeniyle 2 yıl kadar doğayla iç içe kendi yaptığı kulubede tek yaşamayı tercih etmiştir. Topluma ve otoriteye eylemde aktif olmak anlamında bir karşı duruş olmasada önemlidir. Sivil itaatsizlik metni en bilinen eseridir ve bu yayınlandıktan sonra hükümet tarafından vergi ödemediği bahanesiyle bir süre tutuklanmıştır.


"kimsenin mülkü olmayacak,
kimsenin denetimine girmeyecek kadar;
ya da, bu dünyada,
herhangi bir egemen gücün
hizmetçisi
ve de aracı
olamayacak kadar yüce bir varlığım"



"bir sürü insanla kadife bir minderde oturacağıma, sadece bana ait olan bir balkabağının üstünde oturmayı tercih ederim."



"insanları haksız yere hapse atan bir yönetim altında dürüst bir insanın asıl yeri cezaevidir."



"Şu söze bütün yüreğimle katılıyorum: En iyi yönetim, en az yönetendir. Ancak kendilerini 'yönetimin tümüyle ortadan kalkması için uğraşanlar' olarak isimlendirenlerden farklı olarak, yönetimin ortaya çıkmasını istiyorum"




Günümüzde herkesin topluma yabancılaşma sorunu ve kentsel sorunlardan bahsettiğini biliyoruz. Ben , sen , o. En çok yönetilenlerde bizleriz bundan rahatsızlık
duysak bile, tasmalı düşünen hayvan olmaya devam ediyoruz. Düşünen ama uygulayamayan.

İğneyi başkasına çuvaldızı kendimize batırmalıyız ki acıyla kendimize gelebilelim.







"Kendimi şöyle bir devlet düşleyerek avutuyorum: Sonunda bütün insanlara karşı doğru olmayı gözeten, bireye sanki komşusuymuş gibi davranan bir devlet! Komşularıyla yurttaşlarının tüm ödevlerini yerine getiren bir avuç kişi, onun işlerine karışmaksızın ne de onunla kuşatılmaksızın kendisinden uzakta yaşayacak olursa, bunu kendi amacına aykırı saymayan bir devlet! Bu tür meyveler veren, bu meyvelerin olabildiğince çabuk olgunlaşıp dökülmeleri uğruna sıkıntı çeken bir devleti Böylesi bir oluşum daha yetkin daha parlak bir devletin yolunu açacaktır. Benim düşlediğim de bu işte. Gel gelelim henüz böylesi yok orta yerde"



Thoreau'nin bazı cümlelerinden de devletin yerine daha iyi bir devlet istediğide anlaşılabilir. Light devlet! Ama şüphe yok ki istedikleri aslında içerlerde
bir yerlerde herkesin istedikleri. Kaçıp kurtulma, yönetilmeme, özgürlük ve makinalaşmaktan uzaklaşıp azda olsa insanlığımıza yanaşmak.

5 Ağustos 2010 Perşembe

Sen Düşü

"Sigaran varmı?" diye başlayan kalp muharebesinde sigarayı değilde yaksan beni, küllerimi savursan rüzgara uçup gelirdim sana.
Bu rüzgar acayip şey
Ben acayip şey
Sen bir acayip tek şey
Yalnızlık seanslarımda beynimi kemirecek birşeyler bulamamam sıkıyordu.
Artık ben,yalnızlık, alkol ve beynimi kemirecek sen düşü.



21 : 53

Pink Floyd - High Hopes


High Hopes - Pink Floyd



Müzik tarihinin en efsanevi grubu Pink Floyd'un The Division Bell adlı albümünden bir parça. Bir zamanlar herkesin yüksek umutları vardı elbette. Zamanla yitirdiklerimiz oldu ve sadece yitirmediklerimizle yetinmeyi öğrenmeye başladık. En yükseklerde de olduk belkide ama eski daha güzeldi. Çimenler yeşildi, etraf dostla çevriliydi.


High Hopes - Türkçe Çeviri

Gençliğimizin ufkunun ötesinde
Mıknatısların ve mucizelerin dünyasında
Düşüncelerimiz kararlı sınırsız bir şekilde yolunu yitirdi
Paylaştıran çan çalmaya başlamıştı
Long Road boyunca ve Causeway’in aşağısında
Cut onları hala buluşturuyor mu?
Yırtık pırtık bir şerit vardı ayak izlerimizi takip eden
Koşmak, zaman düşlerimizi almadan önce
Bizi dünyaya bağlamaya çalışan milyarlarca küçük yaratığı terk ediş
Ve bizi yavaşça çürüyerek tükenmiş bir hayata bağlamaya çalışan
Çimenler daha yeşildi
Işık daha parlaktı
Dostlarla çevriliydi
Hürriyetin geceleri
Ardımızda parlayan köprülerin közlerinin ötesine bakıp
Diğer yakanın nasıl yeşil olduğuna görmek
İleri atılmış birkaç adım fakat uyur gezer geri dönmek
İçe doğru bir akımın güçle geri çekmesi
Daha yüksek bir seviyede, bayrak açık
O düşlediğimiz dünyanın baş döndürücü yüksekliğine uzandık
Arzu ve hırsla sonsuza denk bağlanmış
Halen doyurulamamış bir açlık var
Bu yolu bir çok kez öğrenmiş bulunuyoruz
Çimenler daha yeşildi
Işık daha parlaktı
Duyum daha tatlıydı
Dostlarla çevriliydi
Hürriyetin geceleri
Parlayan şafak sisi
Akan su
Sonsuz ırmak



___________________________________________________________________________________


İngilizce

High Hopes

Beyond the horizon of the place we lived when we were young
In a world of magnets and miracles
Our thoughts strayed constantly and without boundary
The ringing of the division bell had begun

Along the Long Road and on down the causeway
Do they still meet there by the Cut

There was a ragged band that followed our footsteps
Running before time took our dreams away
Leaving the myriad small creatures trying to tie us to the ground
To a life consumed by slow decay

The grass was greener
The light was brighter
With friends surrounded
The nights of wonder

Looking beyond the embers of bridges glowing behind us
To a glimpse of how green it was on the other side
Steps taken forwards but sleepwalking back again
Dragged by the force of some inner tide

At a higher altitude with flag unfurled
We reached the dizzy heights of that dreamed of world

Encumbered forever by desire and ambition
There's a hunger still unsatisfied
Our weary eyes still stray to the horizon
Though down this road we've been so many times

The grass was greener
The light was brighter
The taste was sweeter
The nights of wonder
With friends surrounded
The dawn mist glowing
The water flowing
The endless river

Forever and ever



2 Ağustos 2010 Pazartesi

Noviembre Ve Sanatın Pazarlanması





Alfredo ailesiyle yaşayan bir gençtir ve evinden koparak tiyatro seçmelerine katılır. Seçmelerde başarıya ulaşır ama bu aşamadan sonra aslında sanatta kısıtlandığını, etki altına alındığını ve bir anlamda bağımsızlığının yok olduğunun farkına varır. Artık Alfredo için tek bir amaç vardır kendi bağımsız tiyatro ekibini kurarak halkla iç içe gösteriler düzenlemek hiç bir maddi unsuru göz önüne almadan bu işi zevk ve sanatı yüceltmek adına devam etmek vardır.

Sanatın sadece para karşılığı satılması ve salon sahipleri, kanalların sektör sahibi insanların ise sanatçıyı bu yöntemler satın aldığı döneme karşı bir ayaklanmanın ilk sesidir noviembre.

Fakat özgür tiyatro grubunun tüm çabalarına rağmen devlet tarafındanda yasal kısıtlamalarla yara alırlar. En son olarak büyük bir gösteri salonunu,gösteri anında basarlar ve kendi oyunlarını sergilemeye başlarlar.
Burada Alfredo'nun dudaklarından bu radikal sözler çıkar;

"ok şerefli Kültür Bakanlığı'nca karşılanan
konserimizdeki ufak kesinti için...herkesten özür dileriz.
İzin verirseniz,
sizlere küçük bir hikâyem var.
gçen gün bu sahneyi ele geçirip,sesimizi duyurmaya karar verdik!

O yüzden...
Bir!
İki!
Üç!
Dört!
Bunu yaptık, çünkü bıktırdılar bizi.
Evet!
Yorulduk!
Tükendik!
Ümidimizi yitirdik!
Oyunculara bakacağım.
Çünkü, günümüzde tiyatro ve sanat
gerçekten.kokuşmuş bir halde!
Leş kokan genel kurul odaları,
devlet memurları,
ticaret,reklamcılık, tekdüzelik,
rahatına düşkünlük,
boş zaman, can sıkıntısı,
bürokrasi ve yalan-dolan!
Bir tek sanat yok!
Zavallı sanatım!
Sanat artık yok!
Artık sadece,
sanat ticareti,sanat borsası.ya da sanatı teşvik
ticareti olacak!
Bir başka banka hesabı daha,
sayıları toplama sanatı.
Ama biz buna alet olmayacağız!
Çünkü bizler...özgrüz!
Bizler, sanatın kalpleri
değiştirebileceğine inanıyoruz...
Ve onlara güç verebileceğine...
Sanat, insanlara yaşadıklarını
hissettirebilir.
Sanat,erkek ve kadının ruhuna erişebilir.
Sanat, topluma şuur getirir.
Bizleri daha iyi birer birey yapar.
Sanat, evrensel olabilir.
Sınırsız,her türlü dinden,
ve ırktan bağımsız.
Sanat, bir silah olabilir.
Ama bir dekor asla!"


Bu sözler sonucu Alfredo vurulur. Sanatın özgürleşmesine atılan adım hüsranla bitmiş olsada hiç birşey yapmama aciziyetinin yanında sembolik bir gurur olarak yer edinicektir.







noviembre

İçtima




İçtima
- Yorgun asker! Komik asker! Efkârlı asker! Salak asker! Ruh hastası asker! Kullanılmış asker! Köle asker! Maymun asker! Günaydın!
- Sağol!
- Hiç uyuyamadın değil mi? Hep kabus gördün değil mi? Dönemeyeceğini düşündün değil mi? Koynunda taşıdığın resimlere çıkarıp çıkarıp baktın değil mi hanım evladı gibi? Basit olduğunu, sana “kahraman” diyerek parmağımızda oynattığımızı yine anlayamadın değil mi? Sana yarrağımızdaki kıl kadar değer vermediğimizi çakamadın değil mi? Aslında bizlerin korkak, senin cesur olmanın düzenin işine geldiğini fark edemedin değil mi? Nasılsın?
- Sağolll!
- Siz de sağ olun. Çünkü ölmek için bize lazımsınız!

amitçi
tersten yazılınca bazı şeyler farklı hayaller doğurur

küçük iskender




Küçük İskender'in anti-militarist olarak adlandırılabilecek şiiri. Çünkü düzenin işlemesi için birileri birilerine lazım.