15 Temmuz 2011 Cuma

Hayal Labirentleri

hayal labirentlerimdeyim yine

çıkmaz sokakları,

her yeri kaplanmış tuzakları ile..

kaybedilenlere bir adım yaklaşmak

kaybettiren hislerim inadına

yine yine beceriksiz hislerimle.


brkn. atk

12 Mayıs 2011 Perşembe

"Nothing else matters" gibisinden



Boşlukta olmak mutluluk verebilir mi insana ? Anlamsız ama salt. Hayatın yüklediği gereksiz sorumlulukların hükümsüzlüğüyle yüz yüze kalmanın getirdiği bir mutlulukta olabilir. Ne kadar umutsuzsak o kadar özgür, ne kadar özgürsek o kadarda salt mutlu.


Her ne kadar sevilmesede Pazarları, her ne kadar sevilsede gök yüzünün boktan karanlığı, ölüme yakın yada uzak olunsada, boşlukta olmanın mutluluğuyla hiç birşeyin bir önemi kalamaz, kalmamalıda. Bazen boşlukta paraşütsüz olduğunun ve bokun dibine çakıldığının yada çakılıcak olacağının farkında olmak bile , paraşütsüzlük bile anlamsızlaşmışsa iyi değilmidir ? İyi değilmidir boşluklardan başka boşluklara yol almak ; bilinmeyenliklerimize, bilipte bilmediklerimize, görüpte görmediklerimize, bizim olupta aslında bizim olmayanlarımıza, zamanla acıya varan boşluktalığımıza inat çakılmak.

28 Nisan 2011 Perşembe

Göztepe 1. Ligde


Göztepe' miz 1. ligde. Zorlu günler geçirmesine rağmen taraftarınca asla vazgeçilmeyen büyük bir sevda, hatta karşılıksız sevda özlediği eski günlere basamak basamak dönüyor.

Efsane tarihinde olduğu gibi, kendini büyük sanan Bizans hegemonyasına karşı; gerçek taraftarlığın dersini, lig tv'ci taraftara, çiğdem çitleyenine, takımı zirveye oynamadığında maçına gitmeyenine, transfere göre kombine alanına kendini tekrar göstermeye geliyor.

Sporu ve başta futbolu her geçen gün daha da kapitalizmin bir çarkı haline getiren ve sporcuya modern köle kavramı olarak bakanlara inat, şimdilik altınbaş ilede olsa taraftarının içerisinde yeşerttiği bu inançlarla geliyor.

Issız kuytu köşelerden and oldu ki dönüyoruz!

17 Mart 2011 Perşembe

Ray


onlar, bazıları hep doğrudur aslında. gerek duymazlar yanlış olduklarını düşünmeye o büyük inanclarının içinde..


kaybedişleride bundandır hep kazanması gerekenlerken.. aynı yöne farklı raylarda yan yana giden trendirler bazende.

peki biz bumuyuz büyük inancın kırılmazlığı için istasyon tabelaları aynı, iki ayrı kara tren sadece.

1 Mart 2011 Salı

Sansüre Kafamız !

Diyarbakır 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 14.01.2011 tarih ve 2011/156 D iş sayılı kararı ile blogspot engellenmiş bulunmaktadır.

Girişler dns vs.vs yolla yapılabilir. Neden olarak ise 3-5 blogspot uzantılı sitenin lig tv maçı yayınlamasıymış. Kurunun yanında yaşında yandığı bu olayda; DEMOKRASİMİZ ve ÖZGÜRLÜKLERİMİZ her geçen gün daha da eminiz ki güz-ELLEŞ-tir-İLMEKTEDİR..!

1 Şubat 2011 Salı

the shawshank redemption'un abartılması

imdb'de ve diğer sinema sitelerinde hep yüksek puan alan, hep zirveye oynayan bir film ama aynı zamanda neden diye kendi kendime sorup cevabını bulamadığım bir film.
tamam senaryo güzel, oyunculuklar güzel, içerdiği duyguda güzel ama bu film aşırı abartılıyor arkadaş. bu film her yerde birinciliği haketmiyor. senaryo dediysek christopher nolan'ın memento'su var, inception'ı var, the prestige var. felsefe diyorsanız stalker var. gerçek sanat diyorsanız her bir çekim karesi çok şey analatan kubrick filmleri var. özgürlüğe hasreti anlatan filmler istiyorsanız jack nicholsan'un harikalar yarattığı one flew over the cuckoo's nest var.

ben bu saydıklarımın çoğunu the shawshank redemption'da da buluyorum ama çok çok az oranda. bir hapisane ve özgürlüğe hasretlik bu kadar abartılamaz. yılmaz güney'in duvar'ı bile daha acıklı, daha duygulu bir film olarak görüyor the shawshank redemption'un popüler kültürün abartması diye tamamlıyorum.

5 Ocak 2011 Çarşamba

12 MART

60 anayasasının halkı daha özgür bırakması sonucu halk o günden sonra daha örgütlü bir hal içine geldi.
Halk siyasetin içindeydi, işçi hareketleri arttı ve ilerki yıllarda ilk olarak sosyalist bir parti olan tip mecliste azda bir üyeyle
yerini aldı. Daha sonra çıkartılan bir yasayla meclisteki yerlerinden edildiler.
Dış ülkelerdede dahil artık 68'li yıllarda özgürlük bağımsızlık sloganları çoğu ülkede yer ediniyordu.Ögrenci hareketleri büyümüştü.

İlk her tür hareketten eylemlerle sürerken olaylar daha sonrasında siyasi kutuplaşmalara kadar vardı. Ülkemizde 12 Mart öncesinde işin içinede artık silah ve kan vardı.
Demirel hükümeti ilk olarak İnönü'yü devirir ve iktidarı alır(AP) 68 kuşagı öncesi. Aslında İsmet İnönü bu yolu açmıştır bir anlamda artık yaşlandıgını ve devletin başında
kalmak istemediğinin belirtilerini göstermiştir.
O yıllarda ve günümüzde askeri hareketler hep siyasetin içinde olmuş ve genelkurmay eski başkanlarının hep daha sonraları cumhurbaşkanı yapıldıgı gözlenmiştir.
Askeri baskıyı ensesinde hisseden iktidarlar rahat kararlar alamamaktaydı.

68 kuşagında ise sol iktidara karşı ve Abd'ye karşı büyük bir hareket içindedirler.Bazı meydanlarda işçi, ordu el ele sloganları duyulmaya başlanmıştı.
Sağ hareketler ise ilk olarak silahlanmaya başlarlar ve silahlı egitimler almaya başlarlar. Sol hareket ise buna karşın silahlanır ve bir kısmı Filistinde
eğitim almaya gider.(israile karşı gerilla yetiştiren filistin)
12 Mart döneminde önemli ve düşünülmesi gereken başka bir şey ise ; Abd Türkiyede iç karışıklıkmı istiyordu ?

Türkiye'ye Abd elçisi atanmıştı.Elçi ise daha önce CİA'de çalışmış ve Vietnam'da görev almıştı.Daha sonra bu Odtü'ye rektörle görüşmeye gönderilmişti. Bu dönemde arabası yakılan Abd elçisi vardı.
Abd'nin Odtü gibi bir yere elçisini göndermesi işleri iyice çığrından çıkartmaya yetmişti. Belkide bir karışıklığa misilleme olmuştu.

Başka bir noktada ise sol hareketler ellerinde Türk bayrakları yürüyorlar, sağ hareketler ise kanlı pazar diye geçen saldırıda yakalarında
Türk bayragı taşıyorlardı.Bir anlamda Türkiye'li Türkiye'liye saldırmaktaydı.

Darbeye öncülük edenler ; Muhsin Batur, Gürler iktidara karşı darbe hareketinin ordu içindeki öncüleriydi.Cumhurbaşkanı ise Cevdet Sunaydı.
Batur önderliğinde 12 Mart geldiğinde Türkiye tarihinde bir leke olarak kalıcak günlerden birisi ne yazık ki bu siyasal çercevede yaşanmıştı.